‘İlaçlı tomografiden sonra mutlaka çok su için’Tıpta görüntüleme yöntemlerinden biri olan tomografinin, kullanılan ışınların zararlı etkileri nedeniyle, mecbur kalınmadıkça çekilmemesi gerektiği belirtildi.
Türk Radyoloji Derneği İkinci Başkanı ve Yıldırım Beyazıt Hastanesi Tıp Fakültesi Radyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Halil Arslan, son 25 yılda ultrason, renkli doppler, bilgisayarlı tomografi, MR gibi yöntemlerin kullanılır hale gelmesiyle tıpta görüntüleme yöntemlerinde çığır açıldığını söyledi.
Bu cihazların günümüzde tanının vazgeçilmez araçları olduğunu ifade eden Arslan, bunların sağlık problemlerinin tespitinde ileri yöntemler olduğunu belirtti.
Bu testlere ulaşmanın Türkiye’de kolay ve ucuz olduğuna dikkati çeken Arslan, şunları kaydetti:
“Günümüzde tomografi çekimleri zaman zaman gereksiz olabiliyor, hastaların istekleri doğrultusunda olabiliyor. Bazı insanlar hastanelere başvurduklarında, akıllarda MR ve tomografi çektirmek oluyor, doktorlardan bu testlerin yapılmalarını istiyorlar. Tomografide geldiğimiz noktada bazı riskler var. İhtiyaç olduğunda tomografi vazgeçilmez en önemli yöntemlerden biri, ancak tomografide kullanılan X ışınlarının zararlı etkileri bulunuyor. Gerekmedikçe veya ultrason, MR gibi yöntemlerle tanı konulamıyorsa, tomografiyi ikinci planda düşünmek lazım. Bir kısım hekimlerin de yanlış istemleri olabiliyor. Tomografiyi daha bilinçli kontrollü tetkik, yöntem olarak kullanmakta fayda var”
TOMOGRAFİDEKİ X IŞINLARININ KANSER YAPICI ETKİSİ
Tomografinin kanser taramaları başta olmak üzere vücudun her parçasında ileri yöntem olarak kullanıldığını anlatan Arslan, ancak tomografi öncesinde mutlaka diğer yöntemlerin uygulanması, şüphenin devam etmesi halinde bu yöntemin tercih edilmesi gerektiğini söyledi.
Arslan, “Bir araştırmaya göre, günümüzdeki kanser vakalarının yüzde 2’sinden tomografi kaynaklı X ışının sorumlu olduğu tespit edilmiş. Bunların yüzde 100 doğruluğunu ortaya koyacak çalışmalara ihtiyaç var ama bu bile ciddi bir ihtimal” görüşüne yer verdi.
“İLAÇLI GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİNDE ÇOK SU İÇİLMELİ”
MR ve tomografide tetkike göre renkli ilaç verilerek de tarama yapıldığını anlatan Arslan, bu ilaçların da zararlı etkileri bulunduğunu, özellikle böbrek problemleri olan hastaların bu tetkikler öncesi görevlilere mutlaka durumlarını bildirmesi gerektiğini söyledi.
Daha çok kanser taramalarında kullanılan renkli ilaçlarının yan etkileri bulunduğuna, bunların böbrek yetmezliği ya da başka sistematik hastalıklara neden olabileceğine dikkati çeken Arslan, böyle bir tetkikin yapılması durumunda ise kişilerin bol su içerek vücuttan bunların bir an önce atılmasını sağlamaları gerektiğini dile getirdi.
Girişimsel radyoloji hakkında da bilgi veren Arslan, görüntüleme yöntemlerinin eşliğinde iğne ya da tel kullanılarak, büyük bir kesi yapmadan lezyona ulaşılabildiğini, parça alınabildiğini, kist boşaltılabildiğini damar tıkanıklarının açılabildiğini bildirdi.
Arslan, “Yaklaşık 100 yılda radyoloji tıbbın en popüler dallarından biri oldu. Tedaviye yönelik yöntemler ve girişimsel yöntemlerle bir çok hastalığa umut ışığı oldu. Girişimsel radyoloji ile de ağır tedavi yöntemleri yerine, artık hastalar sabah gelip, kist boşaltıp, anjiyo olup akşam evlerine dönebiliyorlar” şeklinde konuştu.
Öte yandan Arslan, radyoloji alanında yeni bilgi paylaşımlarının yeni çalışmaların ortaya konulacağı “35. Ulusal Radyoloji Kongresi”nin Antalya’da 11-15 Kasım’da ülke genelinden 1600 radyolog ve 25 ülkeden 150’ye yakın uluslararası katılımcıyla gerçekleşeceğini kaydetti.